Delil Karartma Suçu
Delil karartma suçu Türk Ceza Kanunu’nun 281. maddesinde düzenlenmiş olan ve maalesef tanım olarak madde metninde çok kötü yazılmış bir suç tipidir. TCK madde 281/1:
“Gerçeğin meydana çıkmasını engellemek amacıyla, bir suçun delillerini yok eden, silen, gizleyen, değiştiren veya bozan kişi, altı aydan beş yıla kadar hapis cezası ile cezalandırılır. Kendi işlediği veya işlenişine iştirak ettiği suçla ilgili olarak kişiye bu fıkra hükmüne göre ceza verilmez.”
TCK 281’in birinci cümlesine göre bir kişi bir başkasının işlediği suçun delilini karartırsa suç oluşmakta ve fail ceza almaktadır. Fakat maddenin ikinci cümlesine göre bir kişi kendi işlediği ve suç ortağı olduğu suçun delilini karartırsa herhangi bir ceza almamaktadır. Madde metni bu haliyle adeta delil karartmayı teşvik etmektedir. Zira TCK 281 açıkça şunu demektedir: “kendi işlediği suçun delillimiz karartısanız ceza almazsınız.”
Suçun işlendiğini gösteren delilini genelde suçu işleyen veya suçu iştirak eden karartmaktadır. Bir kişinin hiç işlemediği veya iştirak etmediği bir suçun delilini karartması da kuşkusuz mümkündür ancak uygulamada sık karşılaşılacak bir durum değildir. Dolayasıyla TCK, delil karartma suçu işleyenlerin büyük kısmını yani kendi işlediği suçun delilini karartanların bu eylemini cezasız bırakmış olmaktadır.
Hatalı TCK 281’in Mahsurları
Peki kendi işlediği suçun delilini karartana ceza verilmemesinin sonuçları neler? Bir başka ifadeyle kötü yazılmış olan TCK 282’in sakıncaları neler acaba? Bunu farazi bir örnekle açıklayalım: Bayan A sadece işletmecinin o sırada hazır bulunduğu bir mağazaya gittiğinde mağazayı işleten Bay B’nin A’ya dokunarak cinsel saldırıda bulunduğunu, A’nın da bu tepki gösterip B hakkında şikayetçi olacağını söyleyerek sinirli bir şekilde mağazadan ayrıldığını ve hemen karakola gittiğini düşünelim. Polis memurların da ertesi gün mağazanın güvenlik kamera kayıtlarını delil olarak aldığını ancak kayıtlar incelendiğinde ise tüm kayıtların olay günü gecesi silindiğinin anlaşıldığını ve Bay B’nin da beyanında “Bayan A beni şikayet edeceğini söyleyerek mağazadan çıktığı için görüntüler aleyhime delil olmasın diye bunları kendim sildim” dediğini varsayalım. bu olayda mağaza işletmecisi Bay B’ye TCK 281’den işlem yapmak mümkün müdür? Kesinlikle hayır. Bay B açıkça delil karatma kastıyla hareket ettiğini söylemesine rağmen bu eylem TCK 281 cümle iki kapsamında girdiğinden yani Bay B kendi işlediği bir suçun delilini sildiğinden bu suçtan ceza alması mümkün değil ve bu nedenle kamu davası da açılamaz.
Böylece Bay B’nin delil karartma eylemi cezası kalacak, yani yanına kar kalacak. Bunun dışında Bay B’nin cinsel saldırı eylemi de cezasız kalmış olacak ve bu da B’nin yanına kar kalacak. Zira A ve B dışında mağazada kimse olmadığı için olayın tanığın mevcut değil ve dolayısıyla işlenen cinsel saldırı suçunun tek delili olan kamera kayıtları da A tarafından silindiği için A hakkında cinsel saldırı suçundan da muhtemelen hiç kamu davası açılmayacak.
TCK 281 Metnindeki Yanlışlıklar
Madde metninde suç işleyen/iştirak eden ile üçüncü kişi ayrımı yapılması hatalıdır. Delil karartma bir suçsa delili karartanın kim olduğunun bir önemi yoktur. Delil karartma suçu en sık işleyen kişiler bizzat suçu işleyen kişilerdir. Dolayısıyla suçu işleyeni delil karartma suçundan muaf tutmak hatalı bir ceza hukuku politikasıdır.
İkinci hata ise delil karartmanın hangi kritere göre başka bir ifadeyle hangi aşamada suç sayılacağı ayrımının yapılmaması ve bu konuda bir kriter belirlenmemiş olmasıdır. Soruşturma başlamadan önce bir delili karartmanın suç teşkil etmemesini anlamak mümkün olabilir ama ya soruşturma başladıktan sonra delil karartılmışsa? TCK 281 bu konuda bir ayrım yapmıyor ve dolayısıyla bir soruşturma devam ederken soruşturmada kullanılması muhtemel bir delilin karartılması dahi cezasızlık sebebi olmaktadır. Dolayısıyla madde metnini soruşturmanın başlaması veya başlayacak olmasının öngörülüyor olmasının eklenmesi gerekmektedir.
TCK Madde 281’e Alternatif Önerim
Yukarıdaki hataları içermeyen daha açık bir ifadeyle suçu işleyenin kim olduğuna göre ayrım yapmayan ve delil karartmanın kriterini daha iyi tanımlayan bir madde önermek adına TCK 281’e alternatif olarak yazdığım madde metnini aşağıda paylaşıyorum:
“Mevcut veya başlamak üzere olduğunu bildiği bir soruşturma veya kovuşturma dosyasında kullanılmasını engellemek veya soruşturma veya kovuşturmanın sonucunu etkilemek amacıyla bir delili silen, yok eden, değiştiren, saklayan veya başka bir şekilde kullanılamaz hale getiren ya da adli makamları yanıltmak amacıyla sahte delil oluşturan veya sahteliğini bildiği bir delili kullanan kişiye 2 yıldan 5 yıla kadar hapis cezası verilir.”
Yukarıdaki hipotetik olayda mevcut TCK 281’e göre Bay B’ye delil karatma suçundan dava açmak mümkün değildir. Üstelik bu mevcut madde metni Bay B’nin delil karartma eylemini cezasız bıraktığı için Bay B’nin bunu bilerek veya birilerine danışıp delil karartmadaki cezasızlık durumunu öğrendikten sonra bu delil karartma suçunu işlemiş olması da teorik olarak mümkündür. Ancak TCK 281’e alternatif olarak önerdiğim bu metin kişinin kendi işlediği suçun delilini karartmasını da cezalandırdığı için yaratacağı caydırıcılık sayesinde Bay B gibi kişiler delil karartmaya cesaret edemeyeceklerdir.
Av. Dr. İlker Atamer
Bu makale aidiyet teyidi açısından elektronik zaman damgası ile kaydedilmiş olup kaynak gösterilmeden makalenin kısmen veya tamamen alıntılanması, kopyalanması veya yeniden yayınlanması durumunda yasal işlem yapılacaktır.