CMK’daki Hatalı Tutuklama Sistemi

tutuklama
İlker Atamer

Tutuklama Sistemindeki Yanlışlıklar

Kötü yazılmış ceza yasalarımız nedeniyle çok uzun yıllardır tutuklama kurumu ülkemizde çalışmıyor ve tutuklamalar peşin verilen cezaya dönüşüyor. CMK’daki sığ düzenlenmiş kefalet (güvence) kurumu adeta süs olsun diye kanuna konulmuş gibi neredeyse hiç uygulanmıyor. Kaçma şüphesi ve delil karartma şüphesi gibi saçma sapan soyut sebepler ve ihtimaller güya tutuklama gerekçesi oluyor ve avukatlar da mecburen “sabit ikametgah” gibi yine saçma ve yersiz argümanlarla tutuksuz yargılama talebinde bulunmak zorunda kalıyor.

Kaçma Şüphesi Tutuklama Gerekçesi Olamaz

İhtimale dayanılarak mahkumiyet kararı verebilemeyeceği gibi ihtimale binaen tutuklama kararı da verilemez. “Sanığın atılı suçu işlemiş olma ihtimali göz önünde bulundurularak mahkumiyetine” diye hüküm vermek mümkün mü? Değil. Peki kaçma ve delilleri karartma şüphesine yeni ihtimaline binaen insanların özgürlüğü neden tutuklama kararıyla kısıtlanıyor? Kaçma şüphesi ne demek? Şüphelinin beynini okuyamadığımıza ve geleceği göremediğimize göre dava açıldığında şüphelinin duruşmaya gelip gelmeyeceğini kesin bir şekilde bilmemiz zaten hiçbir şekilde mümkün değildir. Şüphelinin  beynini okumak mümkün olmadığına göre şüphelinin kaçma şüphesinin olup olmadığını hakimin bilmesi de mümkün değildir. Tutuklama veya serbest bırakma kararı kaçma şüphesine yani ihtimaline göre veriliyor ama hakim hiçbir şüpheli hakkında kaçmayacağı konusunda %100 emin olamaz. Bu itibarla şüphelinin kaçma şüphesi aslında her olayda vardır. Şüphe miktarı değişebilir ama şüphenin mevcudiyeti değişmez. %1, %5 veya %10 ihtimalle de olsa teorik olarak her şüpheli kaçabilir. O zaman her şüpheliyi tutuklamak gerekmiyor mu? Aynı durum tanıklara baskı yapma ihtimali için de geçerlidir. O zaman tutuklama gerekçesi kaçma şüphesi değil kaçma olmalıdır. Tanıklara baskı yapma ihtimali değil gerçekten tanıkları etkilemeye çalışmak tutuklama nedeni olmalıdır. 

İkametgah ve Tutuklama İlişkisi

Sormak gerekiyor, acaba ikametgah ile kaçma şüphesinin ne alakası var? İkametgahı olanlar kaçmaz diye bir kural mı var? Üstelik herkesin bir ikametgahı var, ikametsiz bir vatandaş yok ki zaten. Peki meslektaşların tutuksuz yargılama talep ederken veya tutuklama kararına itiraz ederken sıkça kullandıkları “sabit ikametgah sahibi olmak” ne demek? Değişken veya mobil ikametgah mı var? CMK’daki kaçma şüphesi argümanı ne kadar anlamsızsa, sabit ikametgah argümanı ile savunma yapılması da o kadar anlamsızdır. CMK madde 100 her ne kadar “kaçma şüphesini uyandıran somut olgular” dese de bu muğlak ifade hakimler tarafından çoğu zaman kaçma şüphesi mevcut olarak yorumlanıyor.

Delil Karartma İhtimali Tutuklama Gerekçesi Olamaz

Devlet adlı makamlarla bir kamu gücü ve otoritesi olarak her türlü delili toplama imkanına sahiptir. Arama, el koyma, adlı emanete alma gibi sınırsız ve son derece etkili delil toplama mekanizmaları varken şüpheliyi delil karartma ihtimaline dayanarak tutuklamak akıl işi midir? Kaldı ki zaten soruşturmanın deliller toplandıktan sonra tamamlanması gerekmez mi? Toplanmamış ve karartılabilecek delil bırakıp da şüpheliyi delili karatabilir diye tutuklamak nasıl bir mantıktır?  Delili devlet karartılmadan toplamakla yükümlüdür ve devletin delili toplamadaki eksiği, yanlışı veya yavaşlığı şüpheli bakımından nasıl tutuklama nedeni olabilir? Bunlara ek olarak yukarıda ihtimale binaen tutuklama kararı verilmeyeceğine yönelik açıklamalar delil karartma ihtimali için de geçerlidir. Kimsenin özgürlüğünü delili karartabilir diye soyut ihtimale dayalı şekilde kısıtlayamazsınız.

Delilleri Toplanmaması Tutuklama Gerekçesi Olamaz

Uygulamada tutuklama kararına gerekçe olan en önemli unsurlardan birisi delillerin toplanmamış olmasıdır. Bir başka deyişle delillerin henüz toplanmamış olması gibi akıl almaz bir neden bile tutuklama gerekçesi sayılıyor. Delili kim toplar? Savcılık. Peki savcılığın görevini yapmaması niçin şüpheli için tutuklama nedeni oluyor?  Özellikle bilgisayar, disk veya telefon incelemesi gibi bilirkişi raporuna ihtiyaç duyulan hallerde önce şüpheli tutuklanıyor ardından el konulan materyaller üzerinden aylarca süren bilirkişi incelemesi yapılıyor. Eğer devlet birkaç gün veya 1-2 hafta gibi kısa bir süre içinde incelemeyi yapacaksa sorun yok ancak 6-8 ay gibi çok uzun bir zaman alacak bilirkişi incelemesi söz konusu olacaksa işte o zaman tutuklama tedbiri ciddi mağduriyete yol açmaktadır. Delilleri toplama ve analiz etme yetkisi devlette olduğuna göre devletin vatandaşın hep tutuklanması hem de “henüz delilleri incelemedim sen tutuklı olarak içerde kal demesi” adaletsizliktir.

Tutuklama Gerekçesi Ne Olmalı?

Medeni ülkelerde tutuklama kaçma şüphesi veya delil karartma ihtimali için değil ağır suç işleyen kişinin suç işleme kapasitesini ortadan kaldırmak ve topluma zarar verme riskini önlemek için veriliyor. Eğer silahla yaralama, cinsel saldırı, kasten öldürme gibi toplum için tehlike arz eden suç işlenmişse tutuklu yargılama olabilir. Ancak bunun dışındaki suçlarda tutuklama istisnai bir tedbir olmalı ve kaçma ihtimaline binaen değil gerçekten kaçma durumunda verilmeli. Delil toplama görevi de sanığın kaçmasını engelleme görevi de devletindir. Delilleri toplayacak olan da alacağı tedbirlerle şüphelinin veya sanığın kaçmasını engelleyecek olan da devlettir. Etkili bir kefalet düzenlenmesiyle şüpheli ve sanıklar kaçmadan duruşmaya gelmeye zorlanabilir. Böyle bir düzenleme yapmayıp bunun yerine insanları tutuklamak zulüm olmuyor mu? Tutuklamalar ucu açık ve süre sınırı olmadan veriliyor. Soruşturma aşamasında tutuklama verilmişse sanığın ilk duruşmaya kadar tahliye olması mümkün olmuyor. Dolayısıyla tutukluluk süresini iddianameyi savcının ne zaman yazacağı belirliyor. Suç işlediği sabit olmamış kişiler peşinen hapse atılıp cezalandırılıyor. Yatarı olmayan suçlarda bile tutuklama veriliyor.

Çözüm

Gereksiz ve keyfi tutuklamalar nedeniyle insanların canı yanıyor ve cezaevleri dolup taşıyor. CMK’ya eklenen basit maddelerle değil kapsamlı bir kefalet yasasıyla Türkiye’deki bu tutuklama sorunu kolaylıkla çözülebilir. Tutuklama bir tedbir olduğuna göre tutuklamadan beklenen amaç şüpheli veya sanığın kaçmadan duruşmalara gelmesini sağlamak değil midir? Peki tutuklama dışında sanığı gerçekten duruşmaya gelmeye zorlayacak başka alternatif yok mudur? Vardır. Gelişmiş ülkelerde gayet iyi işleyen kefalet sistemini neden biz de uygulamıyoruz? Eğer iyi bir yasal düzenleme ile etkili bir kefalet sistemi getirilirse şüphelilerin %95’inden fazlasının duruşmalara katılımı sağlanacaktır.

Av. İlker Atamer