TCK’daki Hatalı Kusur Düzenlemesi

kusur seviyeleri
İlker Atamer

TCK’daki Kusur Sistemi

Dünyada ceza hukukundaki kusur seviyesi konusunda genel olarak 4 derece mevcuttur. Bunlar suçun;

1. İstenerek,
2. Bilerek,
3. İhmalle,
4. Tedbirsizlikle,

işlenmesidir. Bunların detayına girecek olursak;

1- İstemek : Bir eylemi, olumsuz neticelerini bilerek ve isteyerek işlemek

2- Bilmek : Bir eylemi neticelerini bilerek ama olumsuz sonuçlarını istemeyerek işlemek

3- İhmal etmek : Bir eylemi, riskinin farkında olarak ama bunu umursamayarak işlemek

4- Tedbirsizlik : Bir eylemin öngörülmesi gereken risklerinin farkında olmadan işlemek.

Bizim Türk Ceza Kanunu’nda ise bu kusur derecelerini aşağıdaki terimlerle ifade etmiştir.

1. Kast
2. Olası kast
3. Bilinçli taksir
4. Taksir

Olası Kast ve Bilinçi Taksir

Gerek hukuk eğitiminde gerekse uygulamada olası kastla ve bilinçli taksir olarak adlandırılan bu kusur dereceleri sıklıkla karıştırılmakta, failin olası kastla mı yoksa bilinçli taksirler mi hareket ettiği bazen tartışma konusu olmaktadır. Bu iki kusur derecesinin birbirine sıklıkla karıştırılması ve ayrımın yapılamamasının sebebi ise TCK madde 21 ve 22 düzenlemesindeki hatalardır. Bu hataları iki grupta incelemek mümkündür.

İsimlendirme Hatası

Ceza kanunumuzda kast kelimesine “olası” ön eki ve taksir kelimesine da “bilinçli” ön eki getirilerek oluşturulan bu yapay terimler kafa karıştırmaktan başka bir işe yaramamaktadır. Kast, kasttır, kastın olası bir hali olmaz. Kast ya vardır ya yoktur. Aynı şekilde taksirin bilinçlisi veya bilinçsizi olmaz. Bu itibarla bu zorlama ve yapay terimler yersiz ve anlamsız olduğunda kafa karıştırmaktadır. Bir ceza kanunda kusur derecesini tanımlamak için illa kast taksir gibi özel terimlere, hele böyle uydurma terimlere hiç gerek yoktur. “Bilerek, isteyerek, amaçlayarak, umursamadan, ihmal ederek” gibi kelimelerle de kusur derecesi ifade edilebilir.

Tanım Hatası

Üstelik bu yapay terimlerin kanundaki tanımları da hatalıdır. Olası kast TCK 21(2)’de “kişinin, suçun kanuni tanımındaki unsurların gerçekleşebileceğini öngörmesine rağmen fiili işlemesi” olarak tanımlanmıştır. Bilinçli taksir ise TCK 22(3)’te şöyle tanımlanmıştır: “kişinin öngördüğü neticeyi istememesine karşın, neticenin meydana gelmesi hali.” Bu iki tanım aslında anlam olarak birbirine çok yakındır. Özetlemek gerekirse kanunda olası kast “neticeyi öngörmeye rağmen fiili işleme”, bilinçli taksir ise “neticeyi öngörmeye rağmen neticenin gerçekleşmesi” olarak tanımlanmıştır. Dolayısıyla bu iki tanım hemen hemen aynı manaya gelmekte sadece farklı kelimeler kullanılmaktadır. Birinci hata buradadır. Bu iki kusur derecesinin tanımı böyle birbirine yakın ve fark da belirsiz olduğu için bunların birbirine karıştırılması veya ayrımın tam ortaya konamaması doğal bir sonuçtur.

İkincisi bu tanımlamalar yanlıştır. Olası kast, kastın bir alt seviyesi olup bu yazının en başında belirtilen dört kusur derecesinden ikincisini ifade etmektedir. Bu kusur derecesi failin, neticenin kesin veya çok yüksek olasılıkta olduğunu bilmesi ama neticeyi istememesi demektir. Örneğin sadece bir kişiyi öldürmek kastıyla bir uçağa patlayıcı yerleştiren kişi bu eylemin sonucunda başkalarının da öleceğini bilmektedir. Bilinçli taksir olarak ifade edilen üçüncü kusur derecesi ise failin neticenin (riskin) farkında olması ama umursamaması demektir. Sarhoşken araç kullanmak buna örnektir.

Üçüncüsü 21. maddenin gerekçesinde verilen olası kast örnekleri de hatalıdır. Kırmızı ışıkta geçerken yayalara çarpan sürücünün ve düğünde havaya ateş açarken bir kişiyi yanlışlıkla vuran kişinin kusur dereceleri olası kast olarak tanımlanmıştır. Yukarıda açıklandığı gibi olası kast olarak ifade edilen kusur derecesinde en önemli unsur neticeyi istememek ama bilmektir. Madde gerekçesindeki iki örnekte de faillerin ölüm neticesinin gerçekleşeceğini kesin veya çok yüksek olarak bildiğini söylemek mümkün değildir. Eğer ilk örnekte fail, yoldan karşıya geçmekte olan yayaları gördüğü halde kırmızı ışıkta geçseydi veya ateş eden kişi belirli bir kişiyi gözetmeksizin ama havaya değil de kalabalığa ateş etseydi bu olası kast oluşturabilirdi. Dolayısıyla madde gerekçesindeki her iki örnek de olası kast değil bilinçli taksirdir.

Sonuç

TCK 21. ve 22. maddelerin metinlerinde kullanılan bu yapay terimler ve hatalı tanımlar konuyu karmaşık hale getiriyor ve “olası kast mı bilinçli taksir mi” ikilemi genelde yaşanıyor. Olası kast ile ifade edilen 2 numaralı kusur derecesi aslında sonucu bilmek ama istememek manasına gelir. Üç nolu kusur derecesi olan bilinçli taksir ise neticeinin gerçekleşme riskini bilmek ama bu riski ihmal etmek, umursamamak anlamındadır. Yeni bir ceza kanunu yazılırsa kusur derecelerinin de baştan sona yeniden yazılması ve bu yapay terimlerin kanundan çıkartılması uygun olacaktır.

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir