Şantaj Suçu Düzenlemesindeki Eksiklikler

İlker Atamer

Şantaj Suçu Düzenlemesi

Şantaj suçları konusunda uzman ve şantaj mağduru olan yüzlerce mağdurun dosyasını takip etmiş bir bilişim avukatı olarak şantajla ilgili yasal düzelemedi eksiklik ve problemlere değinmek adına bu  makaleyi yayınlıyoruz. Zira mevcut yasal düzenlemede şantaj suçu işleyen kişilere avantaj sağlayan bir takım boşluklar söz konusudur ve yeni TCK’nın yürürlüğü girmesinden beri 16 yıl geçmesine rağmen bu yasal boşluk hala doldurulmamıştır.

Öncelikle eski ve yeni Türk Ceza Kanunu’ndaki şantaj suçu ve şantajın cezası hakkındaki yasal düzenlemeleri kıyaslayarak başlamak uygun olacaktır. 765 sayılı Eski Türk Ceza Kanunu’nun 192. maddesinde düzenlenmiş olan şantaj suçuna öngörülen ceza ile yeni ve güncel TCK madde 107’de yer alan şantaj suçuna öngörülen hapis cezası miktarları aynı olup 1 ila 3 yıl arası hapis cezası öngörülmüştür. Ancak eski TCK ile yeni TCK’da şantaj suçu bakımından önemli bir fark bulunmakta olup o da suçun ağırlaştırıcı sebebi konusundadır. Nitekim eski TCK’daki şantaj düzenlemesinde failin şantaj suçu işleyerek elde ettiği maddi bir menfaat varsa failin alacağı ceza 1/3 oranında artırılıyordu. Ancak sebebini anlayamadığımız bir şekilde bu gayet yerine ve makul olan ağırlaştırıcı neden fıkrasını yeni TCK’da yer verilmemiştir.

Şantaj suçuna ilişkin eski TCK ve yeni TCK maddelerine bakalım: Önceki eski TCK’daki şantaj maddesine bakalım:

765 SAYILI ESKİ TCK MADDE 192 

[1] Kendisine veya başkasına, para veya diğer bir yarar sağlamak maksadıyla bir gerçek veya tüzel kişiye zarar verebilecek bir hususu neşir yolu ile veya her ne suretle olursa olsun açıklama tehdidinde bulunanlara 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve 2 milyon liradan 10 milyon liraya kadar ağır para cezası verilir.

[2] Fail, arzu ettiği para veya diğer bir menfaati elde etmiş ise ceza 3’te 1’i oranında artırılır.

Şimdi de 2005 tarihli yeni Türk Ceza Kanunu’nda yer alan şantaj düzenlemesine bakalım:

– 5237 SAYILI YENİ TCK MADDE 107

[1] Hakkı olan veya yükümlü olduğu bir şeyi yapacağından veya yapmayacağından bahisle, bir kimseyi kanuna aykırı veya yükümlü olmadığı bir şeyi yapmaya veya yapmamaya ya da haksız çıkar sağlamaya zorlayan kişi, 1 yıldan 3 yıla kadar hapis ve 5.000 güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır.

[2]  Kendisine veya başkasına yarar sağlamak maksadıyla bir kişinin şeref veya saygınlığına zarar verecek nitelikteki hususların açıklanacağı veya isnat edileceği tehdidinde bulunulması halinde de birinci fıkraya göre cezaya hükmolunur.

İki düzenlemeyi karşılaştırdığımızda genel olarak şunu söylemek mümkün, eski TCK’daki şantaj maddesinin birinci fıkrası ikiye bölünmüş ve yeni TCK’ya iki fıkra şeklinde germiştir. Ancak asıl büyük fark, eski TCK’daki şantaj maddesinin ikinci fıkrasının yeni TCK’ya alınmamış olmasıdır.

Şantaj Suçu Konusunda Yasal Boşluk

Sebebi nedendir bilinmez ancak gayet mantıklı ve ceza adaleti bakımından yerinde bir düzenleme olan bu ağırlaştırıcı sebebe yeni TCK’da yer verilmemiştir. Gerçekten yeni TCK’nın 107. maddesinin gerekçesine baktığımızda bu konuda hiçbir sebep veya gerekçeye yer verilmediğini görüyoruz. Peki şantaj suçunda, maddi menfaat elde edilmesinin ağırlaştırıcı sebep olmaktan çıkmasının neticesi ne olmuştur? Bu konuda akademide bir makale yazıldı mı veya bu konu işlendi mi emin değilim ancak uygulamanın içinden gelen bir ceza avukatı olarak bu yanlış düzenlemenin vahim sonuçları olduğuna dair gözlemlerim var. Konuyu somutlaştırmak adına bir örnek verelim:

A şahsı eski kız arkadaşı olan B‘ye özel görüntülerini internette yayınlamakla şantaj yapıp ve 100.000 TL para istemiş ancak mağdur B, parayı ödemeden şikayette bulunmuş ve fail A hakkında kamu davası açılmış olsun.

X şahsı yine eski kız arkadaşı Y‘ye aynen ilk örnekte olduğu gibi şantaj yapmış ve Y şantaja boyun eğip X’e 100.000 TL para ödemiş olsun ancak X, parayı almasına rağmen şantaja devam ettiği için Y sonradan şikayette bulunmuş ve ardından kamu davası açılmış olsun.

Bu iki ceza davasında failler için nasıl bir ceza çıkacaktır acaba? Bu iki olay arasında herşey aynı olmasına rağmen tek fark failin ilk olayda hiçbir maddi menfaat elde etmemesi ikincisinde ise 100.000 TL menfaat elde etmesidir. Ancak işte TCK 107’de yer alan bu vahim düzenleme nedeniyle gerek fail A gerekse X aynı ceza miktarı ile yüzleşecek olup failin X‘in 100.000 TL menfaat elde etmesi adeta yanına kar kalacaktır. Yargıç kuşkusuz takdir hakkını kullanarak fail A‘ya alt sınır olan 1 yıl, fail Y‘ye ise 3 yıl hapis cezası verebilir ama faile cezası oranında kademeli ceza vermeyi objektif ve her zaman uygulanması gereken bir kural olarak tanımlayıp kanuna ağırlaştırıcı neden olarak eklemek varken bunu yargıç takdirine bırakılması adil ve uygun bir düzenleme değildir. Nitekim mevcut düzenleme karşısında, konu yargıç takdirinde olduğundan şantaj sonucu maddi menfaat elde eden her faile yargıç alt sınırdan uzaklaşıp teşdiden ceza verilmesi garanti olmadığı gibi böyle bir durumda yargıç yine alt sonradan ceza verirse hukuka aykırı da olmayacaktır.

Şantaj Yoluyla Para Almak Suç Değil

İşte bu ceza adaletsizliği karşısında bazı yargıçlar şantaj suçu nedeniyle açılan kamu davalarında maddi menfaat elde edilmesi sebebiyle maalesef zorlama bir yorumla suçun yağma kapsamına girdiğine dair yorum yaparak görevsizlik kararı verip dosyayı ağır ceza mahkemesine göndermektedir. Zira mevcut düzenleme karşısında failin şantaj suçuna ek olarak mağdurdan para veya başka bir maddi menfaat almasının TCK’da bir karşılığı bulunmamaktadır. Üstelik failin aldığı parayı mağdura geri vermesinin bir hukuki karşılığı bulunmamakta ve failin aldığını iade etmesi etkin pişmanlık kapsamına girmediği gibi bir indirim sebebi de olmamaktadır.  TCK’daki bu yasal boşluk ciddi mağduriyetlere neden olmaktadır. Zira mevcut düzenlemeye göre şantaj yapmak suç, ancak şantaj yoluyla para almak suç değildir.

Yapılması Gereken Yasal Düzenleme

Şantaj suçlarının özellikle internetin yaygınlaşmasıyla birlikte arttığını bilen ve yıllardır şantaj suçu mağdurlarına hukuki destek veren ve onların yaşadığı psikolojik baskı bilen bir avukat olarak bu konuda 2 farklı alternatif düzeleme yapılabileceği kanısındayım.

1- Yağma suçunun yeniden düzenlenerek, “hayatına, vücut veya cinsel dokunulmazlığına yönelik bir saldırı gerçekleştireceğinden…… bahisle tehdit ederek…” şeklindeki cümlenin içine “özel hayatının gizliliğini ihlal edeceğinden” veya benzeri bir ifade eklenerek özel hayat ifşası tehdidiyle maddi menfaat sağlamak yağma suçu kapsamına alınabilir.

2- Bana daha makul gelen bir başka yasal düzenleme alternatifi ise şantajla ilgili madde 107’ye aynen eski TCK’da olduğu gibi ikinci bir fıkra eklenerek şantaj suçu işlenerek maddi menfaat elde edilmesinin suçun ağırlaştırıcı sebebi haline getirilmesidir. Ancak ağırlaştırıcı hüküm eski TCK’daki gibi 1/3 oranında değil en az 1 kat artış veya “suçun işlenmesi sonucunda maddi menfaat elde edilmiş ise verilecek ceza 3 yıla kadar hapis cezası” şeklinde suçun nitelikli hali olarak da düzenlenebilir. Ayrıca failin aldığı parayı veya maddi menfaati geri iade etmesi için de bir indirim sebebi olarak tanımlanabilir.

Av. İlker Atamer