İddet Süresi ve Babalık Karinesi Kaldırılmalıdır

iddet suresi babalık karinesi
Atamer Hukuk

İddet Süresi ve Babalık Karinesi

Medeni Kanun’daki hatalı düzenlemelerin başında iddet süresi ve babalik karinesi maddeleri gelmektedir. Gerçekten bu iki düzenleme aynen süresiz ve ölçüsüz nafaka düzenlemesi gibi  ciddi mağduriyetlere yol açmaktadır. İddet süresi ve babalık karinesi günümüzün bilim ve tıp teknolojisinin gerisinde kalan ve vatandaşların eziyet çekmesine sebep olan düzenlemelerdir. Önce kanunda “bekleme süresi” olarak geçen iddet süresi düzenlemesine göz atalım:

– Medeni Kanun 132

“Evlilik sona ermişse, kadın, evliliğin sona ermesinden başlayarak 300 gün geçmedikçe evlenemez.”

Şimdi de babalık karinesine ilişkin kanun maddesine bakalım:

– Medeni Kanun 285

“Evlilik devam ederken veya evliliğin sona ermesinden başlayarak 300 gün içinde doğan çocuğun babası kocadır.”

İddet Süresinin Amacı

İddet süresi, İslam Hukuku kaynaklı bir kavram olup boşanma sonrasında kadının yeniden evlenmeden önce 300 gün (10 ay) beklemesidir. İddet süresinin amacı, boşanan kadının yeniden evlilik yaptıktan sonra doğum yapması halinde çocuğun babasının önceki koca mı yoksa yeni koca mı olduğu konusunda ortaya çıkabilecek bir belirsizliği engellemektir.

Günümüzde İddet Süresinin Fonksiyonu Kalmamıştır

İddet süresi gerek 1926 tarihli Medeni Kanun’da gerekse 2002 yılında yürürlüğe giren Medeni Kanun’da yer almıştır. Ancak DNA testi ile çocuğun babasının kolaylık tespit edilebildiği günümüz dünyasında iddet süresi tamamen gereksiz hatta kanaatimce kadına karşı ayrımcılık yapan, kadın erkek eşitliğini ihlal eden hatta kadını aşağılayan bir uygulama haline dönüşmüştür. Nitekim bekleme süresi erkeklere değil yalnızca kadınlara özgüdür ve bu anlamda kadın – erkek eşitliğini ihlal eder ve kadına karşı ayrım içerir. Öte yandan iddet süresini kaldırmak isteyen boşanmış kadınlara mahkemede “iddet süresinin kaldırılması davası” açmak ve mahkemenin verdiği bir üst yazı ile hastaneye gidip hamile olmadıklarına dair rapor almak zorundalar. Üstelik bu amaçla hastaneye gönderilen kadınların koluna damga vurulması gibi insan onurunu aşağılayan uygulamalar görülmüştür.

Gelişmiş ülkelerde ve Batı medeniyetlerinde iddet süresi şeklinde bir hukuki uygulama bulunmamaktadır. Bunun istisnası ABD’dir. Ancak ABD’nin pek çok eyaletinde de boşanma sonrası iddet yani bekleme süresi yoktur. Yalnızca birkaç eyalette boşanma ardından bekleme süresi mevcut olup bu süre de 3 gün, 30 gün, 60 gün veya en fazla 180 gün civarındadır. Türkiye’deki ve diğer Ortadoğu ülkelerinde olduğu gibi ABD’de 300 gün bekleme süresi yoktur. Ayrıca ABD’deki bekleme süresi sadece kadınlar için değil aynı zamanda erkekler için geçerlidir. Bundan da anlaşılacağı üzere ABD’deki bekleme süresinin amacı çocuğun nesebi konusunda belirsizliği engellemek değil vatandaşlara boşanma sonrasında bir süre dinlenme ve düşünme fırsatı verip tekrar yanlış bir evlilik yapmalarının önüne geçmektir.

Çocuğun doğduğu zaman itibariyle çocuğun babasın kim olduğu konusunda bir şüphe varsa DNA testi ile çocuğun babasın kim olduğunu öğrenmek bilimsel olarak son derece kolaydır. Bu bakımdan iddet süresi tamamen gereksizdir. Zira DNA testi varsa babalık karinesine gerek yoktur. Üstelik başta kadınlar olmak üzere vatandaşların mağduriyetine yol açmaktadır ve bu nedenle bir yasa değişikliği ile Medeni Kanun’dan derhal çıkartılmalıdır.

Gereksiz İddet Süresinin Neden Olduğu Problemler

İddet süresinin yalnızca kadınlar için geçerli olması her şeyden önce kadın-erkek eşitliğine aykırı bir durumdur. Bir erkek boşanmasının kesinleşmesinin hemen ardından evlenebilirken, kadınlar için böyle bir bekleme süresi konulması haksızdır, adaletsizdir. İkincisi, iddet süresinde hamilelik ve doğum başlıklı makalemizde detaylı şekilde incelediğimiz üzere, iddet süresi için bakasından hamile kalan kadınlar doğum yaptıklarında çocuk otomatikman boşanılan kocasının nüfusuna kaydedilmektedir. Ardından kişiler soybağının reddi davası gibi hukuki süreçler içinde boğuşmak zorunda kalmaktadır.  İddet süresinin kaldırılması bu tür problemleri de ortadan kaldıracaktır.

Av. İlker Atamer